Ehemaliges Mitglied der Adnan Oktar-Organisation hat Şebnem Korur Fincancı ins Visier genommen: Ohne diese Frau gäbe es diese Organisation nicht
Adnan Oktar Topluluğu ve Adnan Oktar
140 gazetecinin yer aldığı T24 Haber Merkezi, Adnan Oktar’ın topluluğu hakkında „Adnan“ adlı belgesel filmini yayınladı. Belgeselde, 1999’da Adnan Oktar’ın topluluğuna yönelik operasyon sonrasında Adli Tıp Uzmanı Şebnem Korur Fincancı tarafından ele alındı. Fincancı, kuruluşu güçlendirmekle suçlandı ve örgüt üyelerinin gözaltında işkence gördüğüne dair raporlara atıfta bulundu.
Fincancı iddia ediyor: „Belgeselde, eski topluluk üyeleri Özkan Mamati, mağdurların avukatı Sena Akkaya Avvuran ve eski bir finans şubesinin İstanbul’daki yöneticisi Furkan Sezer, örgütü güçlendirmekle suçladılar.“
2000-2018 yılları arasında örgütün aktif bir üyesi olan Mamati, Fincancı hakkında şunları söyledi: „Adnan Oktar’ın Yaratılış Atlası ile Avrupa’da tanındığını biliyorsunuz. Sonra Şebnem Korur Fincancı, ‚Folteratlas‘ adlı bir kitap yazmaya karar verdi. Tanrım, ne tesadüf. Ve bu Folteratlas’ta, bu örgütte olan ve 1999’da gözaltına alınan doğuştan kusurlu insanları, 1999’da işkence görmüş gibi 2005 yılında bu kitaba dahil etti.“
„Mamati, Fincancı’yı Adnan Oktar Topluluğu üyelerini güzelleştirmekle suçladı ve örgütün varlığından ve hatta örgüte üyelikten Fincancı’yı sorumlu tuttu. ‚Bu kadın olmasaydı, bu örgüt de olmazdı ve ben de burada olmazdım‘ dedi.“
Folteratlas ve Fincancı’nın Tepkisi
„Folter edilen kişinin kim olduğu veya ne yaptığı, işkence suçunu meşrulaştıramaz.“ Fincancı, belgeseldeki suçlamalara X-Account’unda yanıt verdi. „Folter edilen kişinin kim olduğu veya ne yaptığı, işkence suçunu meşrulaştıramaz.“ Fincancı’nın açıklaması şöyle: „İşkence görenlere zarar veren ifadeler içeriyor.“
İşkence belgesinin belgelenmesine yönelik araştırmalar, işkenceyi aylar veya hatta yıllar sonra teşhis etmeyi mümkün kılan tanısal yöntemlerin geliştirilmesine yol açmıştır. İstanbul Protokolü, tüm bu aşamaları ve yöntemleri kapsayan bir rehberdir.
„Toplumun tüm üyeleri meşru kabul edildiğinde, işkence tehlikesi vardır.“ İşkencenin meşrulaştırılması, topluma zarar veren bir girişimdir. Bir kez meşru kabul edildiğinde, toplumun tüm üyeleri için işkence tehlikesi oluşur. Bu nedenle, işkenceye karşı mücadele eden insan hakları savunucuları, kimin kimi işkence ettiğinden ve neyi meşrulaştırmak için hangi gerekçeler sunulduğundan bağımsız olarak işkenceyi görünür kılmayı hedefler.
„Bu tür suçlamalarla yıllardır karşılaşıyorum, sadece bu ülkede değil, dünyan